Kula iki defa gittiğim ve beni en çok etkileyen yerlerden bir tanesi. Kula Belediyesi'nin "Beşibiryerde Turizm" adıyla sloganlaştırdığı İnanç, Doğa, Kültür, Kent ve Sağlık turizmi alanlarında önemli değerlerin yer aldığı bir ilçe.
Kula civarındaki volkanik bölgeye antik devirde Katakekaumene adı verilmekteydi. "Yanık, yanmış arazi" anlamına gelen bu ifadeyi Amasya'lı Strabon ve bir çok başka antik yazarlar eserlerinde kullanmıştır.
İstanbul'dan gece 24:00 da yola çıkılarak 6-7 saatde Kula'ya ulaştık ve bir arkadaşımızın ailesince işletilen "Sarıgül Bahçe" isimli kahvaltı mekanında kahvaltımızı yapıp zaman kaybetmeden gezimize başladık.
Kula ve çevresi düzenli bir zaman planlaması ve uygulaması ile iki günde gezilebilir.
1. gün: Peribacaları, Bazalt Sütunları (Çakırca Köyü), Kula Divliti ve İncesu (Gölde) Köyü gezilip öğle yemeğine Kula merkeze geri gelmek mümkün. Kula merkezde aşağıda belirttiğim farklı yöresel yemeklerle bir ziyafet çekilebilir. Kalan yarım günü Kula sokaklarında kaybolmaya ayırmak gerek. En güzel zaman fotoğraf çekecekler için öğleden sonra ışığın yatay konumda olduğu saatler.
2. gün: Saraçlar Köyü, Emre Köyü (Tapduk Emre ve Yunus Emre Türbesi, Carullah Bin Süleyman Camii), Sandal Divliti ve dönüş yolu.
Kula Jeopark: Asya'nın en genç volkan konileri ve lav akıntılarının bulunduğu Kula ve çevresi volkanizma bölgesi olmakla birlikte yörede büyük püskürmeler olmamıştır. Daha çok sıcak lav akıntısının çamurlaşarak aktığı ve zemini doldurduğu ve hala doğru dürüst bitki yetişmeyen arazi yapısı ve bu arazide küçüklü büyülü onlarca minik volkan konisi ortaya çıkmıştır. Ayrıca 10-12 bin yıllık olduğu tespit edilen ayak izleri yörede bulunmuştur. Çamurlaşarak akan kütle üzerinde yürüyen o dönem insanlarına ait ayak izleri fosilleşerek ve üstünün başka katmanlarla örtülerek günümüze ulaşabilmiştir.
 |
İlk insana ait ayak izleri |
Yörede bu volkan konilerine divlit adı verilmekte olup en meşhuru Sandal Divliti, en yükseği de hemen Kula'nın yanıbaşında yer alan Kula Divlitidir. Sandal Divliti ve Divlittepe volkanları diğer volkan konilerinin aksine ağaçlandırma yapıldığı için üzerlerinde ağaçlar gözükmektedir.
 |
Sandal Divliti |
Peribacaları: Kula Uşak karayolunda Uşak yönünde Yurtbaşı köyünden sonra Gediz1 Köprüsünü geçince sola sapan yoldan girince 300-400 metre sonra yolun solunda ve sağında görebilirsiniz. Sağda bulunan köy çeşmesinden başlayan yürüyüş patikası tepede bulunan bir seyir terasına çıkar ve hemen herkesin yürüyebileceği bir mesafe (10 dakika) ve zorluktadır. Seyir terasından peribacaları, Gediz nehri ve vadisinin görüntüsü muhteşemdir.
 |
Peribacaları |
 |
Peribacaları |
Bazalt Sütunları (Çakırca Köyü): Peribacalarını gördükten sonra Çakırca Köyünde bulunan bazalt sütunları görmek için aynı yoldan ileriye doğru devame diyoruz. Sarnıç köyünü geçince bir sonraki köy Çakırca ve köyün hemen girişindeki sol taraftaki çeşmenin yanında oluşturulmuş yürüyüş patikasında beş dakikalık bir yürüyüşle bazalt sütunları görmek mümkün.
 |
Bazalt Sütunları - Çakırca Köyü
|
 |
Hoca Seyfettin Köprüsü |
İncesu Köyü: Eski adı Gölde olan köy eski evleri, kuyuları ve kuyuların açıldığı yer altı nehri ile meşhurdur. Mübadele öncesi Türkler ile Rumların beraber yaşadığı köy o dönemden kalma çok güzel evleri barındırmakta. Bazı evlerde hala Rumca yazılar, yapım tarihleri ve süslemeleri görmek mümkün. Köyü benzersiz kılan özelliklerinden bir tanesi de köyün altından geçen yer altı nehridir. Büyük ihtimalle köyün burada kurulmasına da sebep olan bu yer altı nehri açılan kuyularla suyunun kullanılması sağlanmıştır. Sokaklar kullanılmaktan parlamış ve kayganlaşmış Arnavut kaldırımı taşlarla kaplıdır.

|
Kuyu Bilezik Taşı - İncesu Köyü |
 |
Metruk Ev - İncesu Köyü |
 |
İncesu Köyü Metruk Rum Evleri ve Arnavut Kaldırımlı Sokak |
 |
İncesu Köyü Pencere ve Kapılar |
İncesu köyü gezisi sonrası acıktık ve Kula merkeze dönüyoruz ve öğle yemeği için Güveciyle meşhur çarşıda bulunan Ekmekçioğlu'na gidiyoruz. Et, sebze, türlü, bakliyat hertürlü güveci bulabileceğiniz lokantada belli bir sayıdan fazla iseniz önceden sipariş verip kuzu dolma yemeniz. Biz rezervasyonsuz gittik ve hazır olan güveçlerden yedik. bizden sonra gelecek grup için hazırlanan kuzu fırın dolmayı görünce doymuş olmamıza rağmen dibimiz düştü nerdeyse.
 |
Ekmekçioğlu'nda Fırında Kuzu Dolma |
Yemekten sonra Kula Divlitini ve yeni oluşturulan jeopark yürüyüş yollarını görmek için ana yola çıkıp Zaferiye kavşağından sola girerek merkezin trafiğini görmeden ve kısa yoldan Divlite ulaştık. Divlitin fotoğraflarını çekip yolu devam ettik Jeopark görevlisinin tarifine uyarak 500 m kadar ileride sağdaki yoldan devam ederek (malesef henüz hiç bir tabela yok) jeopark yürüyüş patikalarına ulaştık.
 |
Kula Divliti |
Kula Divliti: Çevrenin en yüksek volkanik tepesidir fakat yol yapımında dolgu malzemesi için, biriket yapımı için toprak alındığından şekli biraz bozulmuştur. Divlite yaklaşınca solda 3-4 araba park edebilecek bir boşluk ve bir levha görürsünüz. levha yönünde oluşturulan patikada 5-6 dakika yürüyerek gözükmekte olan minik seyir tepesine ulaşarak volkanik araziyi biraz yüksekten görebilirsiniz.
Jeopark gezisi sonrası planımız Kula sokaklarını gezmek idi fakat yağmur nedeniyle öğleden sonrayı Kula merkezde alışveriş ve serbest zaman olarak değerlendirdik.
Günümüzü akşam yemeğinde Ege Odun Köfte'de Ege şiş, işkembe çorba, kelle paça çorba ve sütlaç ile tamamladık.
Pazar sabahı biraz erken kalkarak yağmurun da durmuş olmasıyla Kula sokaklarını keşfe çıktık. Labirenti andıran kula sokaklarında her bir sokak başka bir süprizle karşıladı bizi. 1800'leirn sonlarından kalma sivil mimari örneği evler, kiliseleri camiler, çeşmeler, kapılar hepsi birbirinden güzel ve korunmaya değer.
 |
Kula Sokakları |
 |
Kula Sokakları |
 |
Kula Sokakları
|
Emre Köyü: Osmanlı arşiv kayıtlarında Emresultan karyesi olarak geçen köyün Saruhan Oğulları Beyliği döneminde kurulduğu söylenmektedir. Köy İç Anadolu'yu Ege sahillerine İzmir'e bağlayan kervan yolu üzerinde olması nedeniyle canlı bir geçmişe sahiptir ve hamam medrese, türbe, cami ve sivil mimari örneği konaklar yer almaktadır.
Taptuk Emre'nin Emre köyünde yaşadığı ve dergahını bu köyde kurduğu söylenmektedir. Haliyle Yunus Emre'nin gelip himmet istediği ve sonrasında hizmet ettiği dergahda bu köydedir. Anadolu'nun bir çok farklı yerinde Yunus Emre türbesi ya da makam olarak yapılmış ama sonradan türbe zannedilerek kabul edilmiş mezarlar mevcuttur. Emre köyünde bulunan türbe içinde Tapduk Emre'nin mezarı bulunmaktadır. Türbe dışında sağ tarafta Yunus Emre'nin mezarı bulunmakta ve mezar taşında derviş sembolü olan Teber kabartması yer almaktadır.
 |
Yunus Emre Mezartaşı |
Carullah Bin Süleyman Camii: Selatin camii olmayıp yani padişah ailesince yaptırılmışların dışında gördüğüm bir kaç değişik ilginç camiden bir tanesidir. Caminin miladi 1547 senesinde Carullah Bin Süleyman tarafından yaptırıldığı kitabesinden anlaşılmakta ve eskiden çevresinde medrese odalarının ve bir hamamın bulunduğu söylenmektedir. Camiyi eşsiz kılan içindeki kalem işi süslemelerdir ve Şehzade Abdurrahman Efendi 1808 tarih ve imzasını taşımaktadır. Camide yer alan süslemelerden en yaygın olanı natürmortlardır ve birbirinin tekrarı gibi gözükse de kompozisyonların hiç biri birbirinin tekrarı değildir. Bir diğer süsleme unsuru üç ila altı katlı apartmanların resmedildiği manzara resimleridir ve her bir manzara resminin başka bir şehirmiş gibi farklı ev sitillerinde yapılmış olması ilginçtir. Manzara resimlerinde yer alan ağaç ve bitkiler de bu çeşitliliği göstermekte olup çok farklı ağaçlar (kiraz, elma, hurma, palmiye) resmedilmiş hatta bu ağaçlardan meyve toplamakta kullanılan merdiven ve sepet detaylarına dahi yer verilmiştir. Cami süslemelerinde ilginç olan en son detay ise bir kaç farklı süslemede yer alan piyano resimleridir.
 |
Carullah Bin Süleyman Camii Natürmort ve Piyano |
 |
Carullah Bin Süleyman Camii Manzara Resim |
Kula ve Çevresi Gezi Haritası
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder